İç piyasadaki oyuncuların özellikle Uzak Doğu’dan ithalata yöneldiğini dile getiren Güven Karaca, “Perakendeciler için artık Çin’den ürün almak daha avantajlı hale geldi. Örnekle anlatmaya çalışırsak; 10 liraya bir ürün aldınız. 13-14 liraya mal ettiniz ve Türkiye'ye soktunuz.

Bu ürünü mağazanıza koymanız lazım. Çarpı 2'yle satsanız, 28 liraya satmanız gerekir. Burada ek ithalat vergileri uygulanmasına rağmen, iç piyasadaki ürünlerden daha uyguna geliyor. Eğer aynı ürünü iç piyasadan tedarik etmek isterseniz, satış fiyatları 35 liraya kadar çıkıyor. Burada başka bir sıkıntı daha var.


O da imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA). Bazı perakendeciler bu konuda ‘yan yolları’ izliyor. Asıl tehlike de burada.


Örneğin; perakendeci ürünü Çin'den direkt getireceğine, menşeini değiştirerek vergi hırsızlığı yapıyor. 10 liraya Çin’den aldığı ürünü, STA imzaladığımız Malezya üzerinden ülkemize sokuyor. Bu yöntemde de devleti büyük bir vergi kaybına uğratırken, haksız rekabet ortamı yaratıyor. Çünkü, 10 liraya aldığı ürünü, içeride 22 TL’ye satabiliyor.


Bunlar işini doğru yapan tüccarların başvuracağı yöntemler kesinlikle değil. Ancak, sadece Malezya örneğini incelemek bile birçok şeyi ortaya çıkaracaktır. Türkiye’de satılan birçok ayakkabı ve çantanın ‘Made in Malezya’ olarak satıldığı görülebilir.


Bunun mümkün olmadığını herkes aslında çok iyi biliyor. Çünkü, Malezya’da böyle bir üretim kapasitesi yok. Malezya, sektörümüzde vergileri delmek için bir yan yol olmuş durumda. Malezya üzerinden bir ‘illegal ithalat otobanı’ oluşturulmuş durumda. İşte, bu yüzden illegal ithalata karşı yaptırımlarda bulunmalıyız. Yeterince müdahale edemiyoruz. Bu noktada STA'ların gözden geçirilmesi şart. İhracat pazarlarımıza göre STA’ları yeniden yapılandırmalıyız.” dedi.


Haber Detayı

444 66 35